Thursday, November 05, 2009

NURTEN’İN ŞAHSIMI GEREN ACILARI


Geceleri meme gibi emer şehir
Bebek değildir
Ama emer
Muhafazakar kaldırımlarında sinekler sevişirken
Polislere çatar travestiler
Ki ve bilakis
Babayiğit Lambalar
Geçip giden bahar kadar yorgundur

Kemik renkli bulutlar şehvetin dumanıdır
Kolej çocuklarında çikolata kokusu
Taksiciler eşlerinden bıkkın
Polisler beleşçi
Bozukluklar hain
İşte şimdi Nurten’in zamanıdır

Nurten: kaldırımda gül
Asfaltlarda it
Ankaralı kasıkların kaşındığı o vakit
Müşteriliyse ecelerden vakur
Zarardaysa uyuz bir soytarı
Nitekim
Daima ruhu durudur
Timsah tatlısı kızlık zarları gibi
Kuru fasulye kadar uysal
Az pilav üstü yirmi beş
Tam tekmil olursa bir sarı elli

Bir tatlı söze kanar aslında Nurten
Varsın ikinciden olan çocuğu
Alışkın zati
Bir gece daha aç yatsın
Kanmalıdır
Değil ki dudakları kiraz
Göbeği yufka ekmek
Artık
Nurten: Üzerine güvercin sıçmış
Bir portakal çiçeği
Simitçileri gobitli geğirtilerinden
Taksicileri göbeklerinden tanır
Kalfa aşçıların baharat kokan terleri
Sözleri kadar acıdır
Ki onlar
Hayıflanacaklar daima
Hayıflanır daima
Kepçeleri sıkı sıkı ellerinde tutanlar



Tüm şehir gırtlaklara düşman
Tüm nefisler birbirine efendi
İken
Nurten bir masal perisi kadar cömerttir
Bizatihi kendi cömertliğinden çekmektedir
Ha bir de o türküsel saflıktan ki
Hepsi Yemene, Galiçya'ya yakılmaz
Nurten: karınca ayağından bir türküdür
Hadi birinciyi sevmiştin be nurten
İkinciye neden verdin
Değer miydi dördüncü uğruna
Üçüncüyü tekmelemeye
Peki ya beşinci basuruna aldırmadan
Canına yetmiş bir orak gibi namusuna girerken
Bari içinde güller olan
Türküler söylemeseydin

Nurten sapı fildişinden bir balta
En keskin yeri doğurgan kalçalarıdır
Ne o metal heykeller
Ne bakanlık binaları
Ne de kör göze parmak minareler
Nurten: memeleri yaralı bir kuğu
Aklında yavrucağın tokluk hayali
Evinde boş tüpler, makat kremleri
Bahtı fıkıh kitabı kapları
Ya da
Zengin adam cüzdanları kadar karadır
Nurten’e her gün resmi bayram
Ve Nurten maalesef Ankaradır
...