Wednesday, September 20, 2006

YABANCI

YABANCI



Hangi dilber tırnaklarıma mızrak çakacak
Hangi kilite diyar yaralı dudaklarım
Bir kuru rüzgar savuracak kırıklarımı
Gözlerim dibi kurtlu kör bir kaba akacak

Diyar bir çelişki Arafının mermerlerinden
Bir kanayış volkanına yollar taşıyor
Lime lime tel tel sökülüyorken sema
Çöller yıldızlar kadar berraklaşıyor

Oysa ben
Bir yosmanın ağzındaki çürük sakızım
Bazen bir seccadenin çatlak köşesi
Gündüz korkularıma düşler yağarken
Kabuslarımda ballanır varoluş sızım
Bazen serkeş bir kahraman dünya yürekli
Bazen eli şişeli bir hayırsızım

Adımı koyan boşluğun dehlizlerinden
Seraplarıma kor çiviler yağarken
Bir Tavusum korkuyla meraklanan
Göz kapaklarımdan kırmızı tüller
Savrulur karalara akıp aklanan


Hangi kalem kan kusar ellerime
Hangi sevda içli içli baharlar ağlar
Nasıl bir yurt burası bellerde dağlar
Hangi Dumrul uğrayacak tozlaşmış yollarıma

Bir bakışlık rengim kaldı sadece
Bir çığlıklık acım
Bir yüreklik sızım kaldı yanık mı yanık
Hangi özlemi taşıyor şu paslı çarmıh
Hangi çocuğun elinden bu yosunlu taş